küçücük kadın küçük ayaklarıyla
kocaman yollar geçti
kocaman yollarla beraber
büyük yolculuklar biriktirdi
büyük adam kocaman ayaklarıyla
küçücük ilişkiler dikti
küçücük ilişkilerle beraber
büyük yalanlar biriktirdi
küçük kadın büyük adama
ve
büyük adam küçük kadına
gelince,
işler değişti.
iş değişir mi?
kader gelini mi?
iş değişti velhasıl
küçük kadın büyüdü
büyük adam küçüldü
avucuna alınca küçük ayaklarını
büyük kadın
baktı,
büyüktü.
ve
gözlerinde görünce büyük kafasını
küçük adam
baktı,
küçüktü.
ve.
bir gün, -hangi gündü
mavi yada daha mavi-
taşlar vardı
taş atılmayan denizlerden
getirilen taşlar
ışık bir de
titreyen aleviyle
o kadar mum
o kadar yangın
o kadar yalnızlık
taşlar vardı
küçük kadın ve büyük kadın
büyük adam ve küçük adam
büyüye küçüle
diktiler birbirlerini.
elleri ayakları dolandı
terzi eli değmiş bedenlerde
taşlar vardı
gözleri karıştı tere bulandı
sulandı saçları
o kadar mum
sıcaktı.
büyük kadın ve küçük adam
yalandan değil sahiden değil
sanki zamansız bir tünelde
sanki takvimsiz bir hayalde
sanki bir şeyler işte
bir oldular öyle.
o kadar yolculuk ve dahi nikah
ve dahi çocuk
ve dahi sorumluluk
kefene girdi
ama
toprağa girmedi
küçük adam büyük kadına
merhaba demedi ve de hoşçakal
gülümsedi sade
küçük kadın büyüdüğünde
büyük adam küçüldüğünde
ve bıkkınlık veren yağmurlar dindiğinde
ve bir olduklarında, ölçüsüz
sevdim dediklerinde
sevmenin hakkını verdiklerinde;
küçük kadın büyük adımlarla
büyüdü. yollar küçüldü...
büyük adam küçük heveslerle
küçüldü. yalanlar büyüdü...

Yorum Gönder