Kırmızı Çizmeler

23 Temmuz 2010 Cuma 19:07 Gönderen tamarra
Yurt dışında Türk tanımanın elli tane kuralı vardır. Ama bence en güzeli, eğer biri gördüğü ve beğendiği şeyin ilk olarak fiyatına bakıyorsa bence kesinlikle Türktür. 20 $ unut gitsin çok pahalı...
Dün sabah Türk bir arkadaşım alış verişe gidicem benimle gelsene dedi. Halbuki ben okuldan sonra yüzmeye gidecektim, neyse dedim iki gün üst üste bu kadar da sağlıklı olmamak lazım. Çantam ağır olduğu halde kalktım gittim. Beraber alış veriş merkezine gittik(burjuvazi olanına) Kendisi yaklaşık 1 yıldır burada olduğu için ucuz yerleri biliyor. Takip ettim (etmez olaydım). Girdiğim bir mağaza da sırf "made in Turkey" yazıyor diye birşeyler aldım. Sonra dedi ki asıl bir yer var ama kendine hakim ol girdiğimizde. Allah allah dedim, hayırlısı. Aman tanrım, orası nasıl bir ayakkabı cennetidir öyle. Gözüm döndü yüzlerce topuklu ayakkabı arasında! Sonra başladık denemeye. Önümüzde belki 50 çift ayakkabı var ve muhtemelen hiç birini almayacağız. Bir dünya kadın, bizimle benzer aktivite içerisinde. Farsı, Arabı, Kanadalısı, İtalyanı, Çinlisi etc.. Kulağında bir sürü değişik dil, kelimelerin söylenişi farklı. Ama kadınsan illa ki anlaşırsın. Birbirini bilmeyen hatta dillerini bilmeyen kadınlar, akıl veriyorlar birbirlerine. "Olmadı bu. Bu kadar yüksek rahat olmaz bak bu daha güzel. Ay bu çok rahatmış kesinlikle denemelisin. Ay rengine bayıldım. Şuna bir bak! " Beden dili'nin yanı sıra birde Kadın dili olmalı ki var zaten... Ben kendimi kaybetmiş bir şekilde dolanırken, gözüme kırmızı bir şey çarptı! Tövbe tövbe... Kırmızı, deri, topuklu ve çizme! Gel de alma şimdi... Belki 10 kere ayakkabıyı giydim çıkardım. Arkadaşım diyor ki rahatsa kaçırma çok güzel. Ben diyorum rahat, güzel, beğendim. EE al o zaman. I ıh. O tanımadığım kadınlarda benzer bir şekilde kaçırma diyorlar. Ama bilmiyorlar bu benim için bir sınav. Şu hayatta görünce dayanamadığım iki şey varsa, biri ayakkabı diğeri takı. Hastalık sanki. Ne sankisi, düpedüz hastalık işte. Kendime savaştım, içimde ki en deli tarafımı öldürdüm ve almadan çıktım! Ama arkadaşım benim kadar şanslı değildi ve maalesef aldı..
Bunun üzerine, nutellalı akıtma yedim. Tabi krep diyor buradakiler. Ben diyorum ki, anlamazsınız siz. Bizim ailedeki her kadın gençliğinde mutlaka bir defa kolunu yakmıştır tavayla. Sebebi de Zülbiye Sultan'ın her akıtma döküşümde kulağımda çınlayan sesi
-Akıtma demiş ki, "beni döken kız olsun, kenarlarım düz olsun"
Akıtma konuşurmu, akıtma nasıl bir psikopattır. Yok kenarlarım düz olsun, yok karşıdan baktınmıydı öte taraf gözüksün. Ah babaanne! Ah!


0 Response to "Kırmızı Çizmeler"

Yorum Gönder