beyaz'dan

28 Haziran 2010 Pazartesi 21:47 Gönderen tamarra
beyaz elleriyle bir kadın
ve küçük
beyaz elleriyle
onca yolu geldi de
onca yol eskitti de
bir kadın beyaz elleriyle.


çocuk yüreğinin
olgunlaşmamış
ve dahi yeşil
meyvesi düşünce dalından
mevsimsiz ve
dahi yeşil yine
toprak oldu kadın.
toprağa baktı, kızıldı
anaydı ve babadan uzaktı.
yorgun bir kokusu vardı
bakır gibi dense demire yazık
ve demir dense gümüş alınacak
asla altın değil ve yahut yakut
bakır belki kızıl ve belki eski
ve emekçi bir testi
topraktan bakıra ve
sonra yine toprağa
şarap için ya da su
ama hep yazda anılacak.


beyaz kadın, beyaz ellerine
kına yaktı.
kızardı.
motiflerinden düz ve doğaldı
kızgın ve güzel bir kırmızıydı
ya
yine de çocuktu hala
yani hamdı
ve kadındı
beyaz olmanın temiz lekesiyle
alındı, boyandı ve satıldı
başka bir elde beyaz gibi bir
gri gibi bir
ve güzel siyah gibi
işte öyle renkli bir günahta
ve ana temeli tabloların
ve sanatın
ve renksiz tüm sevaplarda
ve tanrıdan yoksun bir adakta
yıldızlarıyla kaldı.


beyaz kadın beyaz olmasına beyazdı ya
yine de küçük elleri vardı
küçük ellerine nazaran büyük hevesler
ördü, yaptı ve attı.
çöp oldu sonra
ardından yeni
ve sonra yine
eski
çöp ve de


utandı ve çocuktu hala
yani mahrumdu
yani masumdu
teşbihin kusuruydu
yaşamı
muktedir olan
kıraç bir huydu
korktu beyazdan kadın,
bıktı velhasıl beyaz,
kadından
öyleyse dedi
öyleyse ben deki bu yıldız
ve güneş,
ve yılan korkusu,
ve küçük prens,
ve onun çoşkusu,
ve kum kokusu,
öyleyse kadın
beyazdı
çocukluktan çalıntı
bir hatıraydı.


beyaz kadının kızıl limana varınca yolu,
hikayemizin öykü boyutu bir nebze soluklandı.
kadın kadın olalı görmemişti böyle beyazlık,
masum ve dahi yırtıcı ve aslandan ziyade albatros.
albatrosu bilirsiniz, beyazdır, kadından
ve sarıdır gagası, adamdan.
albatros gibi bir gece
yani onun kanadından
kara ve siyah
bir alfabenin ilk harfi ve de
başlangıcı ve anlamsız bir
yada derin bir katil
müptelası soba kömürünün
ve kestanenin
ve kış ayazında giyinilen
içliklerin,
a gibi -ağa yada ağu belkide-
öyleyse, dedi kadın,
-ve hep beyazdı hala-
ısrarla ve katilin gözlerindeki
bozuk düzende
ısınması mevsimden
düşmesi yürümekten
bir öyleyse dedi
ve kadının,
zehirinden peydahlandı
ve yılanın
devası bu vebanın.
ve kadın
tüten ellerini, buğusuyla,
daha tüterken dumanı,


beyaz ellerine bej vurdu.
hamken meyve oldu.


-beyaz-



0 Response to "beyaz'dan"

Yorum Gönder