Evet biliyorum yazmıyorum ama denk gelmiyor. Okul var mesela okula gidiyorum. öğleden sonra ki derslerime bile geç kalma potansiyelindeyim. kitaplarımı alamadım henüz, neden çünkü kitap yok?? sonracığıma erkek milletine küfrediyorum. odun odundur kardeşim isterse kalksın Kanada'ya gelsin farketmez. ayılık kanında varsa bu kadar kibar bi memlekette bile gösterir o angaralı ögüzlüğünü. neyse ya bu konuda yazmak bile istemiyorum.
sonracığıma gezesim var çok. Vancouver'dan sıkıldım. aslında öyle de değil, havasından ve okuldan sıkıldım. sevemedim okulu bilmiyorum neden. böyle bir lise havası var çünkü. yok devamsızlık yapamıyorsun yok geç kalırsan derse alınmıyorsun filan. ne lan bu?? ben liseyi bitireli 4 sene olmuş hala bunlarla mı uğraşmcam. peh.
sürekli yağmur yağıyor ve güneş yok. gün içinde sıcaklık 22'den 10'lara falan düşüyor. tabi hastalık oranı artıyor böylece. şu anda evin içinde ki herkes hasta mesela. bende hasta olmasam mı olsam mı modunda günlerdir kırık bi şekilde geziyorum.
amerika vizesi almak istedim burdan, kadın şansa bağlı bazen vermiyorlar bir de ülkenle abd nin ilişkisiyle alakalı dedi. dedim tayyip gülüm hemen bi telefon obama ya ben vize yarına elimde. kadın aval aval suratıma baktı.biz amerikanın orta doğu temsilciliğindeyiz sevgili saf kanadalı dünyadan haberin yok.
tamam şehir değiştirmeye karar verdim. bunda sevgili arkadaşım Lara'nın payı yok mu? var. evet iki hafta sonra zaten okul gezisi var, Toronto ya da Montreal. sanırsam ben Montreal'e gidicem. bi görelim bakalım, seversem oraları kim bilir? ikinci dönem oraya transfer olurum. bir kaç okul araştırdım, içime sinenler var. ama bu sefer lönk diye karar vermiycem, iyice düşünücem. çünkü bu şehri seviyorum mesela, oturmuş bir sistemim var. yeni bir düzen için kolları sıvayacak gücüm var mı ondan emin değilim.
çalışma vizesi alamıyormuşum, vizesiz çalışıcam bende. bi kaç arkadaş öyle çalışıyormuş, demek ki oluyor böyle işler.
biz ayrıldık diyemedim dinliyorum, özgün. zaten bugünler popüler kültürün en dandik şarkılarını dilime takıyorum. haklısın yiğit özgür serdar ortaçın şarkıları hepimizin diline takılıyor.
haftaya rus evi diye bir kulübe katılıcam. bedavaya rusça öğretiyorlarmış. evde ki kazak hatundan öğrendiğim kadarıyla kazakça da türkçe kelimeler var. mesela onlarda "canım" diyor. gerçi "janım" diyorlar ergen gibi ama olsun. bende burda adımı "ejem" yazıcam her seferinde şöyle bir telaffuz duyuyorum çünkü "ezem". o ne be ezel gibi.
%58'i gerizekalı bu milletin. katılıyorum bende. o gün türk tvleri açıktı, ağladım bilgisayarın başında. o günden beri boynumda türk bayrağı kolyesi taşıyorum. faşist değilim sadece çok üzülüyorum bu memleketin haline.
okulda rus bir çocuk var beni her gördüğünde "maraba nasılsin" diyor. 12 kere falan Türkiye'ye gitmiş de, pratik yapıyor benimle.
geçen gün derste haberleri izlerken, şöyle bir sesle irkildim "bus bombing in Turkey" hocaya dur dur dur diye bağırdım. ne kadar garip, Kanada'da okuldayım, ve patlayan otobüs haberini dinliyorum televizyondan. haberde şöyle diyordu "mayınları kimin döşediği bilinmese de türkiye de bu tarz olayların sahibi kürt militaristler"
bayram türk cafesinde eğlence vardı. oraya gittik. rakı içtik. çav bella söyledik, herkes söyledi. herkes gergindi 12 eylül de ne olucak diye. bir daha ki bayram çav bella mı söylenir yok yandım gülüm keten helva mı bilmiyorum.
burada geldiğimden beri hiç trafik görmedim. dürüst olmak gerekirse özlemedim de.
akşam sinemaya gidicem arkadaşlarla. burada sinemalarda ara olmadığını öğrenince çok şaşırmıştım. bence çok sıkıcı bunaltıcı. hele sigara tiryakileri için.
içimde çok sıkıntı var, içimde ki sıkıntı günlerdir geçmiyor. içimde ki sıkıntının geçmemesi fikrini sevmiyorum.
belki de Kanada'da başka bir şehirde geçer.
öyle işte.
sonracığıma gezesim var çok. Vancouver'dan sıkıldım. aslında öyle de değil, havasından ve okuldan sıkıldım. sevemedim okulu bilmiyorum neden. böyle bir lise havası var çünkü. yok devamsızlık yapamıyorsun yok geç kalırsan derse alınmıyorsun filan. ne lan bu?? ben liseyi bitireli 4 sene olmuş hala bunlarla mı uğraşmcam. peh.
sürekli yağmur yağıyor ve güneş yok. gün içinde sıcaklık 22'den 10'lara falan düşüyor. tabi hastalık oranı artıyor böylece. şu anda evin içinde ki herkes hasta mesela. bende hasta olmasam mı olsam mı modunda günlerdir kırık bi şekilde geziyorum.
amerika vizesi almak istedim burdan, kadın şansa bağlı bazen vermiyorlar bir de ülkenle abd nin ilişkisiyle alakalı dedi. dedim tayyip gülüm hemen bi telefon obama ya ben vize yarına elimde. kadın aval aval suratıma baktı.biz amerikanın orta doğu temsilciliğindeyiz sevgili saf kanadalı dünyadan haberin yok.
tamam şehir değiştirmeye karar verdim. bunda sevgili arkadaşım Lara'nın payı yok mu? var. evet iki hafta sonra zaten okul gezisi var, Toronto ya da Montreal. sanırsam ben Montreal'e gidicem. bi görelim bakalım, seversem oraları kim bilir? ikinci dönem oraya transfer olurum. bir kaç okul araştırdım, içime sinenler var. ama bu sefer lönk diye karar vermiycem, iyice düşünücem. çünkü bu şehri seviyorum mesela, oturmuş bir sistemim var. yeni bir düzen için kolları sıvayacak gücüm var mı ondan emin değilim.
çalışma vizesi alamıyormuşum, vizesiz çalışıcam bende. bi kaç arkadaş öyle çalışıyormuş, demek ki oluyor böyle işler.
biz ayrıldık diyemedim dinliyorum, özgün. zaten bugünler popüler kültürün en dandik şarkılarını dilime takıyorum. haklısın yiğit özgür serdar ortaçın şarkıları hepimizin diline takılıyor.
haftaya rus evi diye bir kulübe katılıcam. bedavaya rusça öğretiyorlarmış. evde ki kazak hatundan öğrendiğim kadarıyla kazakça da türkçe kelimeler var. mesela onlarda "canım" diyor. gerçi "janım" diyorlar ergen gibi ama olsun. bende burda adımı "ejem" yazıcam her seferinde şöyle bir telaffuz duyuyorum çünkü "ezem". o ne be ezel gibi.
%58'i gerizekalı bu milletin. katılıyorum bende. o gün türk tvleri açıktı, ağladım bilgisayarın başında. o günden beri boynumda türk bayrağı kolyesi taşıyorum. faşist değilim sadece çok üzülüyorum bu memleketin haline.
okulda rus bir çocuk var beni her gördüğünde "maraba nasılsin" diyor. 12 kere falan Türkiye'ye gitmiş de, pratik yapıyor benimle.
geçen gün derste haberleri izlerken, şöyle bir sesle irkildim "bus bombing in Turkey" hocaya dur dur dur diye bağırdım. ne kadar garip, Kanada'da okuldayım, ve patlayan otobüs haberini dinliyorum televizyondan. haberde şöyle diyordu "mayınları kimin döşediği bilinmese de türkiye de bu tarz olayların sahibi kürt militaristler"
bayram türk cafesinde eğlence vardı. oraya gittik. rakı içtik. çav bella söyledik, herkes söyledi. herkes gergindi 12 eylül de ne olucak diye. bir daha ki bayram çav bella mı söylenir yok yandım gülüm keten helva mı bilmiyorum.
burada geldiğimden beri hiç trafik görmedim. dürüst olmak gerekirse özlemedim de.
akşam sinemaya gidicem arkadaşlarla. burada sinemalarda ara olmadığını öğrenince çok şaşırmıştım. bence çok sıkıcı bunaltıcı. hele sigara tiryakileri için.
içimde çok sıkıntı var, içimde ki sıkıntı günlerdir geçmiyor. içimde ki sıkıntının geçmemesi fikrini sevmiyorum.
belki de Kanada'da başka bir şehirde geçer.
öyle işte.
23 Eylül 2010 23:46
vakovırın gülü,yazılarınızı takip ediyoruz,memleketinizden,ıstanbullardan,çok konuşuyosunuz yalnız,gönderiyorum beyaz reno toros u aldırıcam seni okul çıkışında.bendeniz,avrupa yakasından alican.