Ay nasıl oldu ne de çabuk dönem bitti demeye kalmadık, verdik finalleri yaptık veda yemeğini (oda nası bir şeyse) postaladılar bizi haydin güle güle. İyi hoş, zaten son finale yarım saat kala uyanmışım, gör g*tüm yolları şeklinde tazı gibi koşarak yetişmişim uyku gözümden akıyor hala. Baktım da daha dün gibi geldiğim gün! Ne bela ne lanet gündü.. Neyse, bizim Bosna-Hersek li hoca (kendisi biraz kırık, Maja, son gördüğümde kaşlarını mavi yapmıştı) beni çağırdı, yemekten sonra bira içmeye gidelim sınıftakileri ayarla diye. Eyvallah dedim, sınıfın alkolik kesimi ayarladık. Sophia ve ben her zaman ki gibi başı çektik, çocuklarla istasyonda buluşucaktık. Maja'yla yolda öyle sohbet ederken lönk diye "Sophia ile Kevinin arasının yapmaya mı çalışıyorsun??" dedi, yuh dedim! Nasıl bir gözlemdir bu. Her neyse, sevgili öğretmenimiz bizi en sevdiği mekana götürdü, biraları da o ısmarladı. Sebep deyince de, "ben sizin öğretmeninizim her şeyi öğretmek benim görevim ahahah!" dedi, sustuk. Biraz zaman sonra Maja nın manita geldi, Yunan. Ben de Türk, başladı tabi geyikler.. Sizi nası denize döndük ahuahaha filan şeklinde gülüşmeler. Mekandan kalktık biralarla gittik sahile (bkz: kayalık, çekirdek, bira vs) Ortam çok kültürlü olunca tabi doğal olarak herkes birbirine küfür öğretmeye başladı ana dilinde. Bende Nida'mın yaratıcı küfürlerini! döktürüyorum tabi, bağıra bağıra. (ne de olsa kimse anlamıyor diye bende bir rahatlık ana avrat düz gidiyorum) Gülüştük, hocayla manitası biz ufaktan uzayalım dediler eyi dedik yolladık onları biz çocuklarla "karaokeye gidelim" dedik. Tam sahilden ayrılıyorduk ki arkadan bir ses duydum, (türkçe gibi geldi de inanmak istemedim o an) ne yazık ki yanılmamıştım. Karşımda saçları kırlaşmış, antrapoza girmiş ama ısrarla 20likmiş gibi davranan bir amca.
-öyle her yerde konuşma, anlayanlar olabilir.. ahahha.
-şey ben kekekükekek hoca istedi de kemküm
-ahaha, bende ilk geldiğimde yaşamıştım, dikkatli ol burası KANADA.
-ee çok çok özür dilerim kemküm
meğer adam daha da beterini yaşamış, ilk zamanlar. otobüste bir arkadaşıyla bi hatunu kesmişler "of bacaklara oy oy memelere bak yavrım filan" şeklinde en tecavüzcü Çoşkun havasıyla, sonra da kızın yanına gidip "şu durak hangisi biliyor musunuz?" diye sormuşlar ingilizce lakin hatunumuz türkmüş ve sadece "duydum" demiş.
çok şükür ben sadece kadırga ağzı yaptım da yırttım diyerek, yerin dibine geçsem de çaktırmadım.
Karnım acıkmıştı ufaktan, çocuklar dedi sana "çin yemeği yedircez" hocam yapmayın, tavuk pilavdan başka bişi yemem öyle köpek möpek allahsen filan dedim ama dinletemedim. neyse bu çin yemeği aslında bir mantıydı, bildiğin. öyle acı soslu, yoğurdu eksikti ama mantıydı işte. oha oğlum türk yemeği lan bu diyerek gömüldüm ben mantıdan bozma çin şeysine. Karaoke daha bir cümbüştü, allahım bütün Çinlilerin mi sesi güzel, istisnasız hepsi bir soprano bense Ajdar. bir Amy Winehouse söyliim dedim, Amy aradı senin yüzünden 3 doz aldım bu gece ki eroini yapma kızım bırak o mikrofonu dedi. Utandım bende bıraktım, dinlemek ve mikrofonsuz! eşlik etmekle yetindim..
Sonrada eve gelip çiğ yumurta yedim sesim düzelir diye.. (şakaydı)
Yorum Gönder