Kurtlar Vadisi'yle beraber geçmişe yolculuk

21 Ağustos 2010 Cumartesi 01:08 Gönderen tamarra
Kurtlar Vadisi, tee 2003 de başlamış, ben o zamanlar ortaokuldaydım herhalde. mahallemizin ablası formunda takıldığımdan müptelası olmuştum dizinin. o dönemler kelebek filan sallardım ben, ergenliğin en tehlikeli boyutlarında yaşamaktaydım. mahalle reisi bide sevgilim vardı, yengesiydim herkesin. itiraf etmeli şimdi arabesk dinler tribe girerdim. sor bana o dönemin bütün fantezi-arabesk şarkıları ezberimdedir. dizi de Çakır diye bir abimiz, benim adamımdı. tek nedeni Laz olması, o ara lazlara lüzumsuz bir ilgim vardı çünkü. (Gülbeyaz'ın da daimi izleyicisiydim tabi) ben ki Çakır dizi de öldüğü zaman, 7 gece mevlit okutmuş bir neslin çocuğuyum. şimdilerde o nesil Bihter öldü diye kara yaslara girdi işte. bakıyoruz 10 sene de değişen bir bok olmamış memlekette. allahtan ben değiştim, ergenlikten kurtulunca fakat Kurtlar Vadisi ısrarla devam ediyor. vadide ki bütün kurtlar öldü, takipçi jenarasyonu değişti, kurt kocadı kuzuya maskara oldu, polatın saçları ağardı, adamlar Panorama diye tutturdular başka birşey yok. ben polat alemdarın Ali hallerini bilirim, hey gidi günler hey. 


şimdi nerden geldik buraya, geçen akşam ben yuutuubda deli gibi bi bulgar şarkısı ararken
Dip olmayan not:ki bu çok derin bir mevzu. gözlerim şaşı oldu pcnin başında. tee zamanında Salih abilerin arabada bi şarkı dinlediydim, bulgar kırık bir şarkıcı adını da araştırmalarm sonunda öğrendim. Azis diye bir tip, görmeyin ama hayattan soğursunuz. ay yada görseniz mi. görün kardeşim benim yaşama ümidim kalmadı bu heriften sonra herkesin ki gitsin. yalnız Çakır'la Azis arasında ki yedi farkı bulmanızı da öneririm. sonra da farkı 5e bölüp 2yle çarpın. neyse işte şarkıyı aradım deli gibi, bulamadım. adamın da yüz tane albümü var kardeşim dinle dinle bitmedi. bu sırada bilumum Bulgaristan göçmenleri forumuna üye oldum. o sırada göçmen damarım azdı, bulgarca öğrenmeye karar verdim ki bu alfabeyi görene kadar sürdü. öğrenebildiğim iki kelime sadece "kaksi" ve "dobre" oldu. bir ara bu konuyla ilgilenicem yani bulgaristan latin alfabesine geçince herhalde. neyse şarkıyı da bulamadım zaten.


neyse o sırada Simpsons Kurtlar Vadisi diye bir animasyon gördüm, yarıla yarıla izledim, hatta o derece ki Felina geldi şaşkın gözler baktı bana. ulan dedim Kurtlar Vadisine başlayayım ben, nostalji yaparım. zaten dizi bitene kadar bende okulu bitirir masterı yapar, doktoramı verir Türkiye'ye dönerim. uzun lafın kısası ben başladım, vadiye. ne tırt laflar onlar, ergenken insan çok tehlikeli oluyor. "ölüm ölüm dediğin nedir ki gülüm ben senin için yaşamayı göze almışım" siktir ordan, götüm yok senin için ölmeye demiyorsun da, yaşamayı bilmem ne yaptım. artık yemem tabi, ergenken dibim düşüyordu orası ayrı. ömrümü yiyen ikinci bir vadi atasözü "iki kişinin bildiği sır değildir" atara bakar mısınız ? nası saçmadır bu. Ali den yüzyılın cevabı geliyor "sen biliyorsun ama?" Aslan bey zeki adam "senle ben aynı insanız" birinin sıçtığını öteki toplıycak diye bekliyorsun ama yok anca sıvıyor. Aslan beyde, nam-ı diğer Şef, Selçuk Yöntem. Ednan bey şimdi ki. o zamanlar karizma var adam da derin devlet, sen git sonra boynuzlu Ednan ol. insan işte, ne oldum demiycek ne olcam diycek. bir de fonda cendere cendere cendere 7 senedir hiç mi değişmez müzik, Gökhan Kırdar da ne beste yapmış nikahına nuri alço dalsın. ilgimi çeken ikinci bir şey de; rtük kuralları. adamlar ana avrat düz gidiyor dizi de pezevenk sevgi göstergesi, viski-puro ikilisi mafyanın şanından, tek bir sansür, bip, efendime söyliim çizgili pijamalı yayın engeli yok. hatırlarım Polat kafa da kesmişti bir zaman. o zamanlar daha ahlaksız bir toplummuşuz biz. sene 2003. hiç gözümüze batmıyormuş da gün geçtikçe ahlak bekçileri çoğalmış. daha Tayyip ve çetesi yeni gelmiş tabi, en yüksek oy oranıyla hemde. kim lan bunlar nasıl geldiler, belediye başkanıydı bu herif, şimdiki cumhurbaşkanımız kuruyor 58. Cumhuriyet Hükümetini. bilmiyoruz tabi, Cumhuriyet filan kalmayacak, tökezliycek bu hükümet. fazla atlamadan inceden giriyorlar onlarda mesela dizilere haberlere henüz el atılmamış. çaktırmadan satıyorlar, fırtına öncesi sessizlik var. işin garip yanı o dönem, ben orta sondayken yani, seçimler olacaktı. sınıfta Deniz diye bir sivri zeka vardı ki kendisi Robert kolejine birincilikle girdi sonra. (LGS vardı bizim dönemimizde, sonra binbeşyüz kere değiştirdiler adını. sistemin hızına mümkün değil yetişemiyorum) anası babası doktordu 80 dönemi solcularından. biz o ara Dar Ağacında 3 Fidan'ı yeni okumuşuz, kafamız basmasa da içimizden bir ses "sol yumruk" diyor. çantamızda Nazım kitabı, montumuzda Che rozeti, ANAFEN dershanesine gidiyoruz. (Irmak ve ben) 


       Denizle de okulda kulaktan dolma bilgilerle  oraya buraya tahtaya, sıraya "İP" yazıyoruz. işçi partisi'nin de  eski zamanları. hiç unutmam bir de çıkmayan kalem almıştık sırf onun için, okulda arama olmuştu kim yazıyor bunları diye. mahalle okulu aslında, pilot okul filan diyorlar ama hikaye, her gün bir olay. öyle hiç siyasi olaylar beklemeyin, anama küfrettin, yengene ters baktın, yolda yamuk yürüdün, kelebeği yanlış salladın kavgaları bunlar. tabi müdüründe dikkatini çekmişti. alkolik bir Sosyalcimiz vardı, adamın adını hatırlamıyorum zaten o zaman da bilmezdim. buram buram anason kokardı. şimdi diyceksiniz ki o adamın sizin "İP" hareketinize destek vermesi lazım, yok efendim adam AKP'li çıktı. daha çiçeği burnunda partinin bilmem ne temsilciliğindeymiş. aslında devlet memuruna yasak böyle şeyler ama korunuyordu adam! o zamanlar anlamıyorduk, şimdi anladık mı? orası meçhul.. ANAFEN mevzusu ayrı bir sakat, sevgi bilmem nesi diye de sloganları vardı, çiçekler böcekler. Fatih dershanesiyle kapışırlardı. benim ne işim varsa, en iyi eğitimi veriyor diye yazılmıştık. dershane de matematikçi bir herif, askılı giymiştim bigün. Mayıs sıcağı ne yapayım, "Bodrum'a mı gidiyorsun?" diye sormuştu bende "yok Antalya" demiştim. Irmak'ın Nazım kitabına takılırlardı sık sık. Peyami Safa okutulurdu edebiyat dersinde, zorla. bir de organizsyon yapılırdı, peygamber efendimizin çizgi filmi vardı. topluca oraya hoppa, şansa bakın tam da AKPnin iktidara geldiği sene! beni de yokladılar ya bi kaç sefer, anamın kafası açık diye dışlandım sonra! bir de tuvalet de sigara içerdik Seda'yla. Seda da sevgili yaptı Dershaneden diye atılmıştı. ondan sonrada gitmek pek nasip olmadı dershaneye, Ataköy'de "eski dostlar" da nargile içmeyi tercih ettik biz. böyle komik?! olaylar yaşanmaya başlamıştı ama dizilerin henüz boku çıkmamıştı. ya da ana haber bültenlerinin, gazetelerin.. dedim ya saman altından su yürütme aşamasıydı onlar. anlamadık. kimse anlamadı. eski den bir tek Fatih'te ters ters bakarlardı adama kafan açıkken, şimdi her yere tünedi ahlak bekçileri! o gün bana "Bodrum'a" mı diyen herif bugün görse "kerhaneye mi" diye sorar, densizliği o kadar ele aldı bunlar. ama korkmayalım Kurtlar Vadisi devam ediyor!!! Çakır öldüğünden beri ümidimi kaybettim ben, derdim bizi bu adam kurtarıcak, kaldık mı gene Polat'a.. hem adamın hakkını yemeyelim hangi ülke de hangi dizi kahramanı devlet korumasıyla polisle gezer? karakterin hası bizde, çatlayın dinsizler..



0 Response to "Kurtlar Vadisi'yle beraber geçmişe yolculuk"

Yorum Gönder